Sakkaroz stearat, sakkaroz şekeri ile stearik asit olarak bilinen ve doğal olarak oluşan bir maddenin karışımıdır. Sakkaroz çoğu meyve ve sebzede doğal olarak bulunur. Genellikle şeker kamışı ve şeker pancarından elde edilen sakkaroz, birçok gıdada ortak bir bileşen olan düz beyaz sofra şekerinin yapımında kullanılan hammaddedir. Stearik asit, birçok hayvanın yağlarında ve shea yağı ile kakao yağında yüksek konsantrasyonlarda bulunan bir yağ asididir. Cilt bakım ürünlerinde sükroz stearat çeşitli roller oynayabilir. Bazı formüllerde, sükroz stearat cilt yumuşatıcı olarak işlev gören önemli bir aktif bileşendir. Yumuşatıcı, cildi yumuşatan ve dokusunu eşitleyen bir bileşendir. Cilt milyonlarca ayrı hücreden oluşur. Cildin orta tabakasında (dermis) bulunan yeni, sağlıklı cilt hücreleri genellikle gevşektir ve aralarında çok az boşluk vardır. Cilt hücreleri doğal olarak döküldükçe, bu hücreler cildin dış tabakasına (epidermis) taşınır ve burada çevreye maruz kalırlar. Epidermisteki yaşlı cilt hücreleri daha kırışıktır ve sonuç olarak aralarında küçük boşluklar vardır. Bu küçük boşluklar cildin pürüzlü ve düzensiz görünmesine neden olur. Cilde uygulandığında, sükroz stearat hücreler arasındaki bu küçük boşlukları doldurarak cildin dokusunu iyileştirir. Bu özellikle boşlukların genellikle diğer cilt tiplerine göre daha büyük olduğu kuru ciltler için faydalıdır. Sükroz stearatın yumuşatıcı özellikleri onu nemlendiricilerde, el ve ayak kremlerinde ve vücut losyonlarında kullanım için popüler bir bileşen haline getirmektedir. Aktif bir bileşen olarak etkili olmasına rağmen, sükroz stearat cilt bakım ürünlerinde daha çok bir yardımcı madde veya yardımcı bileşen olarak kullanılır. Sükroz stearatın yumuşatıcı olarak iyi işlev görmesini sağlayan zengin dokusu, onu cilt bakımı ve kozmetik ürünlerinde kıvam arttırıcı olarak da kullanışlı hale getirir. Üreticiler bu bileşeni formüllerine ekleyerek sulu ürünlerin dokunulduğunda daha katı bir his vermesini ve cilde daha kolay uygulanmasını sağlayabilirler. Ayrıca ürünlere uygulandığında daha lüks ve rahatlatıcı bir his verir. Kimyasal yapısı nedeniyle sükroz stearat suda çözünen ve yağda çözünen bileşenleri birleştirme özelliğine sahiptir. Bu özelliğe sahip bileşenler emülgatör olarak bilinir. Cilt ve saç bakım ürünlerinde bulunan çok çeşitli emülgatörler arasında sükroz stearat orta veya zayıf bir emülgatör olarak kabul edilir. Tipik olarak, formülasyonların ambalajda ayrılmasını önlemek için başka bir emülgatör ile birlikte kullanılır; ancak, bileşenlerinin doğası gereği ayrılma riskinin düşük olduğu ürünlerde tek emülgatör olarak da kullanılabilir. Az sayıda cilt bakımı ve saç bakımı ürününde sükroz stearat, formüllerin etkili ve saf kalmasına yardımcı olan bir bileşen olan koruyucu olarak eklenir. Sükroz stearat, cilt bakım ürünlerini satın alınmadan önce ve açıldıktan sonra kirletebilecek bakteri, küf ve diğer mikropların üremesini sınırlama özelliğine sahiptir. Bileşenin antimikrobiyal kabiliyeti bugün piyasada bulunan diğerleri kadar geniş kapsamlı değildir, bu da sükroz stearatın koruyucu olarak ne kadar nadir kullanıldığını açıklamaktadır. Klinik araştırmalar, cilt bakım ürünlerinde aktif bir bileşen olarak sükroz stearatın olası yeni bir kullanımına yol açmıştır. Journal of Food Science dergisinde 2002 yılında yayınlanan bir çalışma, sükroz stearat gibi yağ asitlerinin sükroz esterlerinin, vücudu serbest radikallerden koruyan besinler olan antioksidanların aktivitesini artırma yeteneğine sahip olduğunu göstermiştir. Bu ilk bulgular doğruysa, sükroz stearat, cildi ince çizgiler ve kırışıklıklardan korumak için C vitamini veya koenzim Q10 gibi antioksidanlar kullanan yaşlanma karşıtı cilt bakım ürünlerinde etkili bir bileşen olabilir; ancak sükroz stearatın potansiyel kullanımları hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Sükroz stearat, ABD Gıda ve İlaç Dairesi tarafından "Genel Olarak Güvenli" olarak listelenmiştir ve sükroz ve stearik asit, bağımsız bir kozmetik bileşen inceleme paneli tarafından cilt bakım ürünlerinde kullanım için güvenli bulunmuştur. Sükroz stearatın toksik veya kanserojen özelliklere sahip olduğunu gösteren herhangi bir kanıt yoktur ve klinik çalışmalarda cilt tahrişine neden olduğu tespit edilmemiştir.