cholecalciferol (vitamin d)

Birçok beslenme uzmanı D3 vitamininin, vücudun güneş ışığına maruz kaldığında ürettiği forma benzer olduğu için D2 vitaminine tercih edilebileceğini düşünmektedir. D vitamini antioksidan özelliklere sahiptir, cildi çevreden korur, ancak donukluğu, kuru noktaları tedavi ederek ve doğal bir parlaklık katarak bunun ötesine geçer. Bu nedenle birçok güzellik markası artık D vitamininin etkilerini araştırıyor ve onu güzellik alanındaki en popüler sözcüklerden biri haline getiriyor. Serumdan nemlendiriciye, markalar yavaş yavaş bu yıldız içeriğe sahip ürünler yaratmaya başlıyor. D vitamini bir lipittir, bu nedenle cilt tarafından kolayca emilir. C vitamini (uzmanlar kirlilik gibi çevresel faktörlerden korunabilmesi için sabahları uygulanmasını öneriyor) veya retinolün (akşam rutininin bir parçası olarak işe yarıyor) aksine, D vitamini ürünlerini sabah ve akşam uygulayabilirsiniz. Tabii ki bu tamamen kişisel tercihe bağlıdır. D vitamini kızarıklığı azaltan yatıştırıcı bir bileşen olarak lanse edilse de, cildinizin D vitaminine tepki verdiğini fark ederseniz, kullanmayı derhal bırakın ve uzman bir dermatoloğa danışın. Topikal kullanımını destekleyen çok az kanıt olmasına rağmen, bir antioksidan olarak işlev gördüğüne inanılmaktadır. Biyolojik olarak konuşursak, kolekalsiferol vücudun kemiklerinin ve bağışıklık sisteminin düzgün çalışması için gerekli bir hormondur. Eksikliği osteoporoz, raşitizm ve kireçlenme gibi çeşitli kemik hastalıklarına yol açabilir. Esas olarak ya böbreklerde ya da UVB'ye maruz kaldıktan sonra cildin epidermal tabakasında üretilir. Ağız yoluyla takviyenin çeşitli kanser türlerini önlemede ve bunlarla savaşmada etkili olduğu gösterilmiştir. Cilt bakımı söz konusu olduğunda, bu bileşen esas olarak psoriatik ciltteki hızlı hücre büyümesini tedavi etmesiyle bilinir. Aslında, üç haftalık bir çalışmada, sedef hastalığı olan 19 hastadan on altısı, gram başına 0,5 mikrogram kolekalsiferol topikal dozu ile başarılı bir şekilde tedavi edilmiştir. Bununla birlikte, sedef hastalığının tedavisi dışında, topikal uygulamasının bilinen çok az faydası vardır. Cilt tarafından çok kolay emildiği için, birçok kozmetik üreticisi bu bileşeni, özellikle vücudun UVB ışınlarına maruz kalmasını ve sonuç olarak D3 vitamini üretimini sınırlayan SPF ürünlerinde cilt kremi ve nemlendirici olarak kullanmaktadır. Yüz nemlendiricisi, yaşlanma karşıtı ürün, güneş kremi, dudak parlatıcısı, saç kremi, ruj, vücut yıkama ve deterjanlar gibi çeşitli kişisel bakım ürünlerinde bulabilirsiniz. Kolekalsiferol vücudun kalsiyum emilimini artırır ve yüksek dozlar bulantı, kusma, uyuşukluk, kafa karışıklığı, yüksek tansiyon, böbrek yetmezliği ve koma ile karakterize hiperkalsemiye (yüksek kan kalsiyum seviyeleri) yol açabilir. Oral doz aşımı riski topikal kullanımdan çok daha yüksek olmasına rağmen, bu bileşenin yüksek konsantrasyonlarını içeren kozmetik ürünler hala bir risk oluşturmaktadır çünkü kolekalsiferol yağda çözünür ve cilde kolayca nüfuz edebilir. FDA, bu bileşeni belirli kısıtlamalarla gıda katkı maddesi olarak kullanılabilen Genel Olarak Güvenli Kabul Edilen (GRAS) bir bileşen olarak belirlemiştir. Kanada bu maddeyi yasaklı ve kısıtlı kozmetik bileşenler listesine dahil etmiş ve günlük alım miktarının 25 gramı geçmemesi gerektiğini tahmin etmektedir. Buna ek olarak, Avrupa Kimyasallar Bürosu (ECB) bu bileşeni solunum veya cilt teması yoluyla toksik olarak sınıflandırmaktadır.